BASINA VE KAMUOYUNA
Kamuoyunda “evlilik affı” olarak bilinen cinsel istismara uğrayan çocukların istismar edenle evlenmesi halinde, ceza verilmemesi şeklindeki düzenleme Baroların, kadın derneklerinin, sivil toplum örgütlerinin mücadelesi ve kamuoyunun haklı tepkisiyle üç yıl önce geri çekilmiş iken seçime iki buçuk ay kala yeniden ülke gündemine getirilmiştir.
Gündeme getirilen bu düzenlemenin meclisten geçmesi çocuk istismarının devam etmesi anlamına gelecektir. Bir kısım medya, bir süredir yaptığı haberlerde çocuklara yönelik cinsel istismar ve taciz sanıklarına af niteliğindeki bu düzenlemeyi, özellikle "parçalanmış aileleri kurtarma" şeklinde servis etmekte ve sözüm ona bu düzenleme Roman ailelerin talebiymiş gibi sunmaktadır.
Ancak çocuklar söz konusu olduğunda devletlerin ödevi; çocuğu her tür suistimale, ihmale, sömürüye, hak ihlaline karşı korumak ve attığı her adımda çocuğun üstün yararı ilkesini gözetmektir. Bu yolda temel rehber Evrensel hukuk normları ve uluslararası sözleşmelerdir.
Uluslararası sözleşmeler ve yasaları hiçe sayarak; çocuğun vücut bütünlüğüne, cinsel dokunulmazlığına, manevi gelişimine, geleceğine el uzatan, çocukların tüm hayatlarını onları istismar eden suçluların ipoteği altına sokacak düzenlemeler hiçbir gerekçeyle kabul edilemez. Bu tür düzenlemeler, bir yandan çocukların temel haklarını ihlal ederken, diğer yandan da kadının statüsünü düşürmekte, kadınları eğitimsizlik, yoksulluk, bağımlılık ve şiddetle örülü bir döngüye hapsetmektedir. Bu nedenle, çocuğun istismarını meşrulaştıran, teşvik eden, özendiren ‘evlilik affı’na ilişkin düzenleme çağ dışıdır, hukuk dışıdır ve asla kabul edilemez.
Meclisin bu düzenlemeden önce çocukların yaşam standardının artırılması Çocuk Hakları Sözleşmesindeki haklarının tesisi konusunda çalışmalar yapması gerekir. Bu düzenleme aynı zamanda uluslararası sözleşmelere de aykırıdır. Özellikle İstanbul Sözleşmesi, bu konuda asgari evlenme yaşına uyulması gerektiğini savunmaktadır. Bunun yanında yine bizim de kabul edip onayladığımız Çocuk Hakları Sözleşmesi kapsamında oluşturulan Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komitesi de bu tür evlilikleri zararlı uygulamalar olarak göstermiştir.
Siyasiler bunları teklif etmek yerine çocuğu koruyan yasal düzenlemeleri yapmaya çalışmalıdır. Yasal düzenlemeyi getirmeye çalışanlar “Olan olmuş, zaten taraflar bir arada, birlikteler, çocukları var, ailenin korunması gerekir.” düşüncesini dile getirmektedirler. Bu söylemlerde evlendirilenin çocuk olduğu kabul edilmekte, fakat onun çıkarına yasal düzenlemelerden bahsedilmemektedir. Bu düşünce ile çocuğu bir anlamda da köleliği mahkûm edecektir. Sevgi, aşk, saygı olmadan nasıl bir aile kurulacaktır? Buna aile denilemez! Olmayan aile korunamaz.
Tartışmalı yasa teklifine göre 10 bin kişi tahliye edilecek. Seçim öncesi böyle bir düzenlemenin konuşulmaya başlanması biraz da kamuoyu yoklaması gibi, adeta halkı bu düşünceye alıştırmaya çalışıyorlar. Hak ihlalleri peş peşe gelince, bir süre sonra toplum duyarsızlaşıyor ve direnci kırılıyor.
Biz barolar olarak ortaya koyacağımız çalışmalarla toplumun duyarlılığını arttırmaya devam edeceğiz. Düşünülen yasal düzenlemenin meclise gelmemesi için her türlü çalışmayı yapacağız.
Manisa Barosu olarak, çocuğa ve kadına yönelik şiddeti körükleyen, çocuk istismarı suçunu meşru hale getiren evlilik affı gibi hukuk dışı uygulamalara ilişkin söylemlerin ülke gündeminden derhal kaldırılması, bu hususta sorumlu bir hukuk politikası izlenmesi gereğini önemle vurguluyor ve her zaman, çocuğun, kadının ve hukukun yanında var gücümüzle mücadele edeceğimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz.
Saygılarımızla.
Manisa Barosu Kadın Çocuk Hakları Komisyonu Başkanı
|
Manisa Baro Başkanı
|
Av.Pınar KINA CANDEMİR
|
Av.Ali ARSLAN
|