Basın Açıklaması

9.12.2016 22:00:00

1948'de kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, "insan haklarının anayasası" olarak tanımlanır. İnsanın doğuştan sahip olduğu kişisel hak ve özgürlükleri tanımlar, her insanın yasa önünde eşit olduğunu, işkenceye, kötü muameleye ve onur kırıcı cezalara tabi tutulamayacağını ilan eder. İnsan haklarının korunması ve geliştirilmesi yolunda uluslararası toplum tarafından sürdürülen çabalara yol gösterici işlevini bugün de sürdürür. 1948'de kabul edildiği tarih 10 Aralık her yıl Dünya İnsan Hakları Günü olarak kutlanır.

10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü
İNSAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ
Önsöz
         İnsanlık topluluğunun bütün üyelerinde bulunan onurun; eşit ve başkasına aktarılamaz hakların tanınması, dünyada özgürlük, Adalet ve barışın temeli olduğu,

        İnsan haklarının tanınmaması ve hor görülmesi insanlık vicdanını isyana yönelten zorbalıklara yol açmış olduğu ve insanları korku ve yoksulluktan kurtulmuş, söz ve inanç özgürlüğüne kavuşmuş bir dünya kurulması insanoğlunun en yüksek ideali olarak ilan edilmesi olduğu,
      İnsanın baskıya, baskı yönetimine karşı son çözüm olarak ayaklanmak zorunda kalmaması için, insan haklarının bir hukuk düzeniyle korunması bir zorunluluk olduğu,
         Devletler arasında dostça ilişkilerin geliştirilmesi zorunlu olduğu,
                  
     Birleşmiş Milletleri Halkları Antlaşma'da, insanın temel haklarına, insan kişiliğinin onur ve değerine, erkek ve kadınların eşitliğine olan inançlarını bir kez daha açıklamış oldukları ve toplumsal ilerlemeyi kolaylaştırmaya, daha geniş bir özgürlük içerisinde, daha iyi yaşam koşulları oluşturmaya karar verdiklerini bildirmiş bulundukları,

       Üye devletler, Birleşmiş Milletler örgütü ile işbirliği yaparak, insan haklarına ve temel özgürlüklere bütün dünyaca saygı gösterilmesinin sağlanmasını üstlenmiş oldukları,

      Bu hak ve özgürlüklerin herkesçe özdeş biçimde anlaşılması, yukarıdaki üstlenmenin yerine getirilmesi açısından çok büyük önem taşıdığı için,

      Avrupa İnsan Hakları bildirgesinin hazırlandığı belirtilmiştir.


      AİHM ‘DE bugün itibariyle Türkiye aleyhine 9260 dava mevcut. Bunların;
         4570 tanesi Adil yargılanma (md 6) ilkesinin ihlalinden,
         1750 tanesi işkence yasağı , (md 3) ilkesinin ihlalinden,
    4360 tanesi Adil karşılık (md 41) ilkesinin ihlalinden kaynaklanmaktadır.

         2015 itibarı ile ise Türkiye 8450 dava ile insan hakları ihlalinde 3.ırada yer almaktadır.

      İhlallere özellikle bakıldığında, İfade özgürlüğü, basın özgürlüğü, Kişi güvenliği ve özgürlüğü, toplantı ve gösteri özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğüne yönelik ihlallerle  yaşam hakkında  kadınların ve Çocukların Yaşam hakkına saldırı ve ihlallerle ile, Göz altında işkence ve kötü muamele yasağının  ihlallerinde yoğunlaşıyor.

      Coğrafyamız da yaşanan savaşlar ve sıkıntılar nedeni ilede sığınmacı ve mültecilerin yaşam hakkı konusunda da gerekli önlemlerin alınmayışı ile ilgili ihlallerde yaşanmaktadır.

         Ülkemiz İnsan Hakları İhlalleri yönünde 2011-2011 yıllarından bir iyileşme gözükse de sonraki yıllarda bu kötüleşerek devam etmiştir.
    Dünyada Hukuk Devleti indeksindeki sıralamaya bakıldığında 2016 indeksinde 99. Sırada yer almaktayız.

         Bunda terörle mücadele, çevremizdeki savaşların mutlaka etkisi var. Fakat önceki yıllarda “ Hukuk Devleti İndeksi’nde 2015 yılında  80.sırada, 2014 yılında 72. sıradaydık.
      2011 yılında daha iyidik. Temel haklar konusunda 58. Sıradaydık. 2014 yılında 78.sıraya düştük.

      “Yargı Bağımsızlığ” kriterinide içeren “ iktidarın sınırlanması, denetlenmesi” konusunda 2011 yılında 52.sıradaydık. Fakat her yıl biraz daha gerileyerek 2016 yılında 105. Sıraya düştük.

      Tüm bu durumlar Ülkemizin İnsan Hakları yönünden kötüye doğru gittiğini göstermektedir. Bu anlamda bir duyarlılık yaratmak ve arttırmak amacı ile toplantıyı düzenledik. Konuşmacılarımıza hoş geldiniz diyorum. Katılımları nedeni ile teşekkür ediyorum.      9.10.2016

MANİSA BARO BAŞKANI
AV.ALİ ARSLAN