DEĞERLİ MESLEKTAŞLARIM, DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI, DEĞERLİ KAMUOYU
Demokrasimiz, Cumhuriyetimiz zor bir dönemden geçmektedir. Türkiye Cumhuriyeti yeniden dizayn edilmeye kalkışıldığında yargı işin içine dahil edilmiş ve yargı kullanılarak amaca ulaşılmaya çalışılmıştır.
2010 yılı Anayasa değişikliği ile başlayan bu süreç 15 Temmuz darbe kalkışmasına kadar devam etmiş ve bu süreçte de yargı yoğun bir şekilde kullanılmıştır.15 Temmuz Darbe kalkışması Ülkesine, Cumhuriyetine, Demokrasiye sahip çıkan güçler tarafından bertaraf edilmiştir.
Yüksek Seçim Kurulu tarafından 6.5.2019 tarihinde alınan “31 Mart’ta yapılan seçimin İstanbul’da iptali ve yenileme kararı, hukuka da kamu vicdanına da sığmamıştır. Bu karar sadece belli bir siyasi grubun değil, tüm vatandaşların vicdanını rahatsız etmiştir.” YSK’nın gerekçesi açıklanmayan kısa kararında iptal gerekçesi olarak “sandık kurulunun oluşumunda tam kanunsuzluktan” bahsetmektedir. Memur üye yerine memur olmayanların yazıldığını gerekçe göstermektedir. Oysa ki “sandık kurullarının oluşumuna yapılacak itiraz süreye bağlıdır ve bu süre seçimden önce bitmiştir. YSK benzer şekilde Bursa Mustafa Kemal Paşa Seçimlerinde sandık kurullarının usulüne uygun olmadan oluşturulduğuna ilişkin itirazı Seçim Kurullarının 02.03.2019 tarihinde kesinleşmesi nedeniyle tam kanunsuzluk nedeniyle REDDİNE karar vermişken, bir başka seçimin bu gerekçe ile iptalini HUKUKİ VE VİCDANİ olarak kabul etmek ve düşünmek mümkün değildir.
Aynı zarftan çıkan meclis üyesi, muhtar ve ilçe belediye başkanları kabul edilip, büyükşehir belediye başkanlığı seçiminin iptal edilmesi, kararın hukuki olmadığının apaçık göstergesidir. Aynı zarftan çıkan dört pusuladan üçünün kabul edilip, bir tanesinin kabul edilmemesi hukuk tanımazlıktır.
YSK, İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerini hiçbir hukuki dayanak olmadan iptal ederek, halkın iradesine, demokrasiye, hukuka darbe yapmıştır. Halkın özgür iradesi, devlet tarafından hiçe sayılmıştır. Tarafsız ve bağımsız olması gereken YSK, bağımsızlığını tamamen yitirerek siyasi tavır takınmış ve taraf olmuş, skandal bir karara imza atmıştır. Bu kararı imzalayan hakimler tarih önünde hesap verecektir. Demokrasi katledilmiş, halkın iradesi dışlanmıştır. Sandığın iradesi yok sayılmıştır. Yılların birikimi sandık güvenilirliği yok edilmiştir. İlk günden siyasi İktidar tüm gücünü seçimlerin iptali için kullanmıştır. Bu durum kamu vicdanını yaralamıştır. Demokrasi, öncelikle halkın iradesine ve seçim sonuçlarına saygı duymak ile mümkündür.
Hukuki dayanaktan yoksun, siyasi kaygılarla, ülkenin çıkarları düşünülmeden, halkı birbirine düşürecek bu kararlar karşısında Demokrasiye olan inancımızı kaybetmeyeceğiz, umutla “DAHA FAZLA ÖZGÜRLÜK, DAHA FAZLA ADALET, HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ “ diyerek demokrasi istemimizi yüksek sesle söylemeye devam edeceğiz.
Biz Avukatlar bu sürecin dışında kalamayız. Daha Aydınlık bir gelecek için Milletin iradesinin sahibi olacağız. Hukuksuzluğa izin vermeyeceğiz.
YSK’yı üstünlerin hukukuna değil, hukukun üstünlüğüne sahip çıkmaya davet ediyoruz. Halkımızı bu konuda sağduyulu olmaya, 23 Haziran 2019’da yeniden yapılacak olan seçimde de İstanbulluları sandığa sahip çıkmaya davet ediyoruz.
AV. ALİ ARSLAN
MANİSA BARO BAŞKANI